وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا. (١)
1-) Soluk soluğa süratle koşan,
فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا. (٢)
2-) (Koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran,
فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا. (٣)
3-) Sabah erkenden baskın yapan,
فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا. (٤)
4-) Orada tozu dumana katan,
فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا. (٥)
5-) Ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki,
إِنَّ الْإِنْسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ. (٦)
6-) İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ. (٧)
7-) Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.
وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ. (٨)
8-) Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.
أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ. (٩)
9-) Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı,
وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ. (١٠)
10-) Ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman,
إِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبِيرٌ. (١١)
11-) İşte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.
İlginizi çekebilir
© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz. Tüm Hakları Saklıdır.