Sizin En Hayırlınız Kur'ân-ı
Öğrenen ve Öğreteninizdir. (Hadis)
Ferdi Korkmaz Youtube KanalıFerdi Korkmaz Instagram ProfiliFerdi Korkmaz Facebook Sayfası
Kur'an-ı Kerim

Geri Dön

Mutaffifin Suresi okunuşu ve anlamı (Mutaffifîn Sûresî)

وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ (١)

﴾1﴿

Diyanet: Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! ﴾1﴿

Diyanet Vakfı: Eksik ölçüp noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! ﴾1﴿

E. Hamdi Yazır: Eksik ölçüp tartanların vay haline! ﴾1﴿

الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ (٢)

﴾2﴿

Diyanet: Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler. ﴾2﴿

Diyanet Vakfı: Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, ﴾2﴿

E. Hamdi Yazır: Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler. ﴾2﴿

وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ (٣)

﴾3﴿

Diyanet: Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. ﴾3﴿

Diyanet Vakfı: Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar. ﴾3﴿

E. Hamdi Yazır: Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar. ﴾3﴿

أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَ (٤)

﴾4﴿

Diyanet: Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? ﴾4﴿

Diyanet Vakfı: Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler! ﴾4﴿

E. Hamdi Yazır: Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı? ﴾4﴿

لِيَوْمٍ عَظِيمٍ (٥)

﴾5﴿

Diyanet: Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? ﴾5﴿

Diyanet Vakfı: Büyük bir günde ﴾5﴿

E. Hamdi Yazır: Büyük bir gün için. ﴾5﴿

يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ (٦)

﴾6﴿

Diyanet: Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? ﴾6﴿

Diyanet Vakfı: Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır. ﴾6﴿

E. Hamdi Yazır: Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar. ﴾6﴿

كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ (٧)

﴾7﴿

Diyanet: Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak "Siccîn"dedir. ﴾7﴿

Diyanet Vakfı: Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn'de olmaktır. ﴾7﴿

E. Hamdi Yazır: Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir. ﴾7﴿

وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ (٨)

﴾8﴿

Diyanet: "Siccîn"in ne olduğunu sen ne bileceksin. ﴾8﴿

Diyanet Vakfı: Siccîn nedir, bilir misin? ﴾8﴿

E. Hamdi Yazır: Bildin mi sen, Siccin nedir? ﴾8﴿

كِتَابٌ مَرْقُومٌ (٩)

﴾9﴿

Diyanet: O, yazılmış bir kitaptır. ﴾9﴿

Diyanet Vakfı: (O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır. ﴾9﴿

E. Hamdi Yazır: Yazılmış bir kitaptır o. ﴾9﴿

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ (١٠)

﴾10﴿

Diyanet: O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! ﴾10﴿

Diyanet Vakfı: O gün vay haline yalancıların! ﴾10﴿

E. Hamdi Yazır: Vay haline yalanlayanların o gün! ﴾10﴿

الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ (١١)

﴾11﴿

Diyanet: O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! ﴾11﴿

Diyanet Vakfı: Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar. ﴾11﴿

E. Hamdi Yazır: Onlar ceza gününü yalanlayanlardır. ﴾11﴿

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ (١٢)

﴾12﴿

Diyanet: Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. ﴾12﴿

Diyanet Vakfı: Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar. ﴾12﴿

E. Hamdi Yazır: Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar. ﴾12﴿

إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ (١٣)

﴾13﴿

Diyanet: Ona âyetlerimiz okununca, "Eskilerin masalları" der. ﴾13﴿

Diyanet Vakfı: Böyle birine âyetlerimiz okununca "Eskilerin masalları" derdi. ﴾13﴿

E. Hamdi Yazır: Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "eskilerin masalları" der. ﴾13﴿

كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ (١٤)

﴾14﴿

Diyanet: Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. ﴾14﴿

Diyanet Vakfı: Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir. ﴾14﴿

E. Hamdi Yazır: Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur. ﴾14﴿

كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ (١٥)

﴾15﴿

Diyanet: Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. ﴾15﴿

Diyanet Vakfı: Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır. ﴾15﴿

E. Hamdi Yazır: Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar. ﴾15﴿

ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ (١٦)

﴾16﴿

Diyanet: Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir. ﴾16﴿

Diyanet Vakfı: Sonra onlar cehenneme girerler. ﴾16﴿

E. Hamdi Yazır: Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler. ﴾16﴿

ثُمَّ يُقَالُ هَذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ (١٧)

﴾17﴿

Diyanet: Sonra da onlara, "Yalanlamakta olduğunuz işte budur" denecektir. ﴾17﴿

Diyanet Vakfı: Sonra onlara: "İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur" denilir. ﴾17﴿

E. Hamdi Yazır: Sonra da onlara: "İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek. ﴾17﴿

كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ (١٨)

﴾18﴿

Diyanet: Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı "İlliyyûn"dadır. ﴾18﴿

Diyanet Vakfı: Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır. ﴾18﴿

E. Hamdi Yazır: Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn'dedir. ﴾18﴿

وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ (١٩)

﴾19﴿

Diyanet: "İlliyyûn"un ne olduğunu sen ne bileceksin. ﴾19﴿

Diyanet Vakfı: İlliyyûn nedir, bilir misin? ﴾19﴿

E. Hamdi Yazır: Bildin mi sen, Illiyyîn nedir? ﴾19﴿

كِتَابٌ مَرْقُومٌ (٢٠)

﴾20﴿

Diyanet: O, yazılmış bir kitaptır. ﴾20﴿

Diyanet Vakfı: (O İlliyyûn'daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır. ﴾20﴿

E. Hamdi Yazır: Yazılmış bir kitaptır o. ﴾20﴿

يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ (٢١)

﴾21﴿

Diyanet: Ona, Allah'a yakın olanlar şâhit olur. ﴾21﴿

Diyanet Vakfı: O kitabı, Allah'a yakın olanlar görür. ﴾21﴿

E. Hamdi Yazır: Allah'a yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar. ﴾21﴿

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ (٢٢)

﴾22﴿

Diyanet: Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler. ﴾22﴿

Diyanet Vakfı: İyiler kesinkes cennettedir. ﴾22﴿

E. Hamdi Yazır: Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir. ﴾22﴿

عَلَى الْأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ (٢٣)

﴾23﴿

Diyanet: Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler. ﴾23﴿

Diyanet Vakfı: Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar. ﴾23﴿

E. Hamdi Yazır: Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar. ﴾23﴿

تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ (٢٤)

﴾24﴿

Diyanet: Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. ﴾24﴿

Diyanet Vakfı: Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün. ﴾24﴿

E. Hamdi Yazır: Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün. ﴾24﴿

يُسْقَوْنَ مِنْ رَحِيقٍ مَخْتُومٍ (٢٥)

﴾25﴿

Diyanet: Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. ﴾25﴿

Diyanet Vakfı: Kendilerine mühürlü hâlis bir içki sunulur. ﴾25﴿

E. Hamdi Yazır: Onlara damgalı saf bir içki sunulur. ﴾25﴿

خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ (٢٦)

﴾26﴿

Diyanet: Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar. ﴾26﴿

Diyanet Vakfı: Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar. ﴾26﴿

E. Hamdi Yazır: Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler. ﴾26﴿

وَمِزَاجُهُ مِنْ تَسْنِيمٍ (٢٧)

﴾27﴿

Diyanet: O içeceğin katkısı tesnimdir. ﴾27﴿

Diyanet Vakfı: Karışımı Tesnîm'dendir. ﴾27﴿

E. Hamdi Yazır: Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır). ﴾27﴿

عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ (٢٨)

﴾28﴿

Diyanet: Bir pınar ki, Allah'a yakın olanlar ondan içerler. ﴾28﴿

Diyanet Vakfı: (O Tesnîm Allah'a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır. ﴾28﴿

E. Hamdi Yazır: Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o. ﴾28﴿

إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ (٢٩)

﴾29﴿

Diyanet: Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı. ﴾29﴿

Diyanet Vakfı: Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi. ﴾29﴿

E. Hamdi Yazır: Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı. ﴾29﴿

وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ (٣٠)

﴾30﴿

Diyanet: Mü'minler yanlarından geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı. ﴾30﴿

Diyanet Vakfı: Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi. ﴾30﴿

E. Hamdi Yazır: Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı. ﴾30﴿

وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَى أَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِهِينَ (٣١)

﴾31﴿

Diyanet: Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı. ﴾31﴿

Diyanet Vakfı: Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi. ﴾31﴿

E. Hamdi Yazır: Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı. ﴾31﴿

وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاءِ لَضَالُّونَ (٣٢)

﴾32﴿

Diyanet: Mü'minleri gördükleri vakit, "Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir" diyorlardı. ﴾32﴿

Diyanet Vakfı: Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi. ﴾32﴿

E. Hamdi Yazır: Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı. ﴾32﴿

وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ (٣٣)

﴾33﴿

Diyanet: Hâlbuki onlar, mü'minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi. ﴾33﴿

Diyanet Vakfı: Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler. ﴾33﴿

E. Hamdi Yazır: Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi. ﴾33﴿

فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ (٣٤)

﴾34﴿

Diyanet: İşte bugün de mü'minler kâfirlere gülerler. ﴾34﴿

Diyanet Vakfı: İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler. ﴾34﴿

E. Hamdi Yazır: İşte bugün de inananlar kâfirlere gülecek. ﴾34﴿

عَلَى الْأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ (٣٥)

﴾35﴿

Diyanet: Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler. ﴾35﴿

Diyanet Vakfı: Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar. ﴾35﴿

E. Hamdi Yazır: Koltuklar üzerinde etrafa bakacaklar. ﴾35﴿

هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ (٣٦)

﴾36﴿

Diyanet: Nasıl, kâfirler yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı? ﴾36﴿

Diyanet Vakfı: Kâfirler yaptıklarının cezasını bulduar mı! (Elbette buldular.) ﴾36﴿

E. Hamdi Yazır: Nasıl, kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı? ﴾36﴿

İlginizi çekebilir


© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz. Tüm Hakları Saklıdır.