Sizin En Hayırlınız Kur'ân-ı
Öğrenen ve Öğreteninizdir. (Hadis)
Ferdi Korkmaz Youtube KanalıFerdi Korkmaz Instagram ProfiliFerdi Korkmaz Facebook Sayfası
Kur'an-ı Kerim

Geri Dön

Tekvir Suresi okunuşu ve anlamı (Tekvîr Sûresî)

إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ (١)

﴾1﴿

Diyanet: Güneş, dürüldüğü zaman, ﴾1﴿

Diyanet Vakfı: Güneş katlanıp dürüldüğünde, ﴾1﴿

E. Hamdi Yazır: Güneş katlanıp dürüldüğünde, ﴾1﴿

وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ (٢)

﴾2﴿

Diyanet: Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, ﴾2﴿

Diyanet Vakfı: Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde, ﴾2﴿

E. Hamdi Yazır: Yıldızlar bulandığında, ﴾2﴿

وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ (٣)

﴾3﴿

Diyanet: Dağlar, yürütüldüğü zaman, ﴾3﴿

Diyanet Vakfı: Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde, ﴾3﴿

E. Hamdi Yazır: Dağlar yürütüldüğünde, ﴾3﴿

وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ (٤)

﴾4﴿

Diyanet: Gebe develer salıverildiği zaman. ﴾4﴿

Diyanet Vakfı: Gebe develer salıverildiğinde, ﴾4﴿

E. Hamdi Yazır: Kıyılmaz mallar bırakıldığında, ﴾4﴿

وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ (٥)

﴾5﴿

Diyanet: Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman, ﴾5﴿

Diyanet Vakfı: Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde, ﴾5﴿

E. Hamdi Yazır: Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, ﴾5﴿

وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ (٦)

﴾6﴿

Diyanet: Denizler kaynatıldığı zaman, ﴾6﴿

Diyanet Vakfı: Denizler kaynatıldığında, ﴾6﴿

E. Hamdi Yazır: Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde), ﴾6﴿

وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ (٧)

﴾7﴿

Diyanet: Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman. ﴾7﴿

Diyanet Vakfı: Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde, ﴾7﴿

E. Hamdi Yazır: Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında), ﴾7﴿

وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ (٨)

﴾8﴿

Diyanet: Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman, ﴾8﴿

Diyanet Vakfı: Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda, ﴾8﴿

E. Hamdi Yazır: Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda, ﴾8﴿

بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ (٩)

﴾9﴿

Diyanet: Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman, ﴾9﴿

Diyanet Vakfı: "Hangi günah sebebiyle öldürüldü?diye. ﴾9﴿

E. Hamdi Yazır: "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye. ﴾9﴿

وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ (١٠)

﴾10﴿

Diyanet: Amel defterleri açıldığı zaman, ﴾10﴿

Diyanet Vakfı: (Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında, ﴾10﴿

E. Hamdi Yazır: Amel defterleri açıldığında, ﴾10﴿

وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ (١١)

﴾11﴿

Diyanet: Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman, ﴾11﴿

Diyanet Vakfı: Gökyüzü sıyrılıp alındığında, ﴾11﴿

E. Hamdi Yazır: Gök sıyrılıp açıldığında, ﴾11﴿

وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ (١٢)

﴾12﴿

Diyanet: Cehennem alevlendirildiği zaman, ﴾12﴿

Diyanet Vakfı: Cehennem tutuşturulduğunda, ﴾12﴿

E. Hamdi Yazır: Cehennem kızıştırıldığında, ﴾12﴿

وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ (١٣)

﴾13﴿

Diyanet: Cennet yaklaştırıldığı zaman, ﴾13﴿

Diyanet Vakfı: Ve cennet yaklaştırıldığında, ﴾13﴿

E. Hamdi Yazır: Ve cennet yaklaştırıldığında, ﴾13﴿

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ (١٤)

﴾14﴿

Diyanet: Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir. ﴾14﴿

Diyanet Vakfı: Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır. ﴾14﴿

E. Hamdi Yazır: Herkes ne getirmiş olduğunu anlar. ﴾14﴿

فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ (١٥)

﴾15﴿

Diyanet: Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara, ﴾15﴿

Diyanet Vakfı: Şimdi yemin ederim o sinenlere , ﴾15﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara), ﴾15﴿

الْجَوَارِ الْكُنَّسِ (١٦)

﴾16﴿

Diyanet: Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara, ﴾16﴿

Diyanet Vakfı: O akıp akıp yuvasına gidenlere, ﴾16﴿

E. Hamdi Yazır: O akıp akıp yuvasına gidenlere, ﴾16﴿

وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ (١٧)

﴾17﴿

Diyanet: Andolsun, yöneldiği zaman geceye, ﴾17﴿

Diyanet Vakfı: Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun, ﴾17﴿

E. Hamdi Yazır: Yöneldiği an geceye, ﴾17﴿

وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ (١٨)

﴾18﴿

Diyanet: Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki, ﴾18﴿

Diyanet Vakfı: Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki, ﴾18﴿

E. Hamdi Yazır: Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki, ﴾18﴿

إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ (١٩)

﴾19﴿

Diyanet: O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür. ﴾19﴿

Diyanet Vakfı: O (Kur'an), şüphesiz değerli,bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür. ﴾19﴿

E. Hamdi Yazır: Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür. ﴾19﴿

ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ (٢٠)

﴾20﴿

Diyanet: O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür. ﴾20﴿

Diyanet Vakfı: O elçi güçlü, Arş'ın sahibi (Allah'ın) katında çok itibarlıdır. ﴾20﴿

E. Hamdi Yazır: O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır. ﴾20﴿

مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ (٢١)

﴾21﴿

Diyanet: O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür. ﴾21﴿

Diyanet Vakfı: O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir. ﴾21﴿

E. Hamdi Yazır: Orada ona itaat edilir, güvenilir. ﴾21﴿

وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ (٢٢)

﴾22﴿

Diyanet: (Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir. ﴾22﴿

Diyanet Vakfı: Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir. ﴾22﴿

E. Hamdi Yazır: Arkadaşınızı cin çarpmış değildir. ﴾22﴿

وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ (٢٣)

﴾23﴿

Diyanet: Andolsun o, Cebrâil'i apaçık ufukta gördü. ﴾23﴿

Diyanet Vakfı: Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür. ﴾23﴿

E. Hamdi Yazır: Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü. ﴾23﴿

وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ (٢٤)

﴾24﴿

Diyanet: O, gayb hakkında cimri değildir. ﴾24﴿

Diyanet Vakfı: O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez. ﴾24﴿

E. Hamdi Yazır: O, gayb hakkında cimri de değildir. ﴾24﴿

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ (٢٥)

﴾25﴿

Diyanet: Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir. ﴾25﴿

Diyanet Vakfı: O lânetlenmiş şeytanın sözü de değildir. ﴾25﴿

E. Hamdi Yazır: O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir. ﴾25﴿

فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ (٢٦)

﴾26﴿

Diyanet: (Hâl böyle iken) nereye gidiyorsunuz? ﴾26﴿

Diyanet Vakfı: Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? ﴾26﴿

E. Hamdi Yazır: Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz? ﴾26﴿

إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ (٢٧)

﴾27﴿

Diyanet: O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür. ﴾27﴿

Diyanet Vakfı: O, herkes için, bir öğüttür, ﴾27﴿

E. Hamdi Yazır: O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir, ﴾27﴿

لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ (٢٨)

﴾28﴿

Diyanet: O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür. ﴾28﴿

Diyanet Vakfı: Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de. ﴾28﴿

E. Hamdi Yazır: İçinizden doğru gitmek isteyenler için. ﴾28﴿

وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ (٢٩)

﴾29﴿

Diyanet: Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. ﴾29﴿

Diyanet Vakfı: Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. ﴾29﴿

E. Hamdi Yazır: Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. ﴾29﴿

İlginizi çekebilir


© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz. Tüm Hakları Saklıdır.