الرَّحْمَنُ (١)
﴾1﴿
Diyanet: Rahmân, Kur'an'ı öğretti. ﴾1﴿
Diyanet Vakfı: Çok merhametli(Allah) ﴾1﴿
E. Hamdi Yazır: Rahmân (çok merhametli olan Allah) ﴾1﴿
عَلَّمَ الْقُرْآنَ (٢)
﴾2﴿
Diyanet: Rahmân, Kur'an'ı öğretti. ﴾2﴿
Diyanet Vakfı: Kur'an'ı öğretti. ﴾2﴿
E. Hamdi Yazır: Kurân'ı öğretti. ﴾2﴿
خَلَقَ الْإِنْسَانَ (٣)
﴾3﴿
Diyanet: İnsanı yarattı. ﴾3﴿
Diyanet Vakfı: İnsanı yarattı. ﴾3﴿
E. Hamdi Yazır: İnsanı yarattı. ﴾3﴿
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ (٤)
﴾4﴿
Diyanet: Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. ﴾4﴿
Diyanet Vakfı: Ona açıklamayı öğretti. ﴾4﴿
E. Hamdi Yazır: Ona beyanı öğretti. ﴾4﴿
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ (٥)
﴾5﴿
Diyanet: Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. ﴾5﴿
Diyanet Vakfı: Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir. ﴾5﴿
E. Hamdi Yazır: Güneş de ay da bir hesab iledir. ﴾5﴿
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ (٦)
﴾6﴿
Diyanet: Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler. ﴾6﴿
Diyanet Vakfı: Bitkiler ve ağaçlar secde ederler. ﴾6﴿
E. Hamdi Yazır: Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler. ﴾6﴿
وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ (٧)
﴾7﴿
Diyanet: Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. ﴾7﴿
Diyanet Vakfı: Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. ﴾7﴿
E. Hamdi Yazır: Göğü yükseltti ve mizanı koydu. ﴾7﴿
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ (٨)
﴾8﴿
Diyanet: Ölçüde haddi aşmayın. ﴾8﴿
Diyanet Vakfı: Sakın dengeyi bozmayın. ﴾8﴿
E. Hamdi Yazır: Sakın tartıda taşkınlık etmeyin. ﴾8﴿
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ (٩)
﴾9﴿
Diyanet: Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. ﴾9﴿
Diyanet Vakfı: Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın. ﴾9﴿
E. Hamdi Yazır: Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın. ﴾9﴿
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ (١٠)
﴾10﴿
Diyanet: Allah, yeri yaratıklar için var etti. ﴾10﴿
Diyanet Vakfı: Allah, yeri canlılar için yaratmıştır. ﴾10﴿
E. Hamdi Yazır: (Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu. ﴾10﴿
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ (١١)
﴾11﴿
Diyanet: Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿
Diyanet Vakfı: Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿
E. Hamdi Yazır: Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ (١٢)
﴾12﴿
Diyanet: Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿
Diyanet Vakfı: Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿
E. Hamdi Yazır: Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٣)
﴾13﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾13﴿
Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾13﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾13﴿
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ (١٤)
﴾14﴿
Diyanet: Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿
Diyanet Vakfı: Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿
E. Hamdi Yazır: Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ (١٥)
﴾15﴿
Diyanet: "Cin"i de yalın bir ateşten yarattı. ﴾15﴿
Diyanet Vakfı: Cinleri öz ateşten yarattı. ﴾15﴿
E. Hamdi Yazır: Cinleri de hâlis ateşten yarattı. ﴾15﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٦)
﴾16﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾16﴿
Diyanet Vakfı: O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾16﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾16﴿
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ (١٧)
﴾17﴿
Diyanet: O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿
Diyanet Vakfı: (O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿
E. Hamdi Yazır: (O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٨)
﴾18﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾18﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾18﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾18﴿
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ (١٩)
﴾19﴿
Diyanet: (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. ﴾19﴿
Diyanet Vakfı: İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. ﴾19﴿
E. Hamdi Yazır: (Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar. ﴾19﴿
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِ (٢٠)
﴾20﴿
Diyanet: (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. ﴾20﴿
Diyanet Vakfı: Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar. ﴾20﴿
E. Hamdi Yazır: Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar. ﴾20﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢١)
﴾21﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾21﴿
Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾21﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾21﴿
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ (٢٢)
﴾22﴿
Diyanet: O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿
Diyanet Vakfı: İkisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿
E. Hamdi Yazır: İkisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٣)
﴾23﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾23﴿
Diyanet Vakfı: Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾23﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾23﴿
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ (٢٤)
﴾24﴿
Diyanet: Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur. ﴾24﴿
Diyanet Vakfı: Denizde yüce dağlar gibi yükselen gemiler de O'nundur. ﴾24﴿
E. Hamdi Yazır: Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur. ﴾24﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٥)
﴾25﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾25﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾25﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾25﴿
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ (٢٦)
﴾26﴿
Diyanet: Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. ﴾26﴿
Diyanet Vakfı: Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak. ﴾26﴿
E. Hamdi Yazır: Yer üzerinde bulunan her şey fânidir. ﴾26﴿
وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ (٢٧)
﴾27﴿
Diyanet: Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır. ﴾27﴿
Diyanet Vakfı: Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak. ﴾27﴿
E. Hamdi Yazır: Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) baki kalacaktır. ﴾27﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٨)
﴾28﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾28﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾28﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾28﴿
يَسْأَلُهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ (٢٩)
﴾29﴿
Diyanet: Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır. ﴾29﴿
Diyanet Vakfı: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir. ﴾29﴿
E. Hamdi Yazır: Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir. ﴾29﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٠)
﴾30﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾30﴿
Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾30﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾30﴿
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ (٣١)
﴾31﴿
Diyanet: Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! ﴾31﴿
Diyanet Vakfı: Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız. ﴾31﴿
E. Hamdi Yazır: Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız. ﴾31﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٢)
﴾32﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾32﴿
Diyanet Vakfı: Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾32﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾32﴿
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَنْفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانْفُذُوا لَا تَنْفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ (٣٣)
﴾33﴿
Diyanet: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. ﴾33﴿
Diyanet Vakfı: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz. ﴾33﴿
E. Hamdi Yazır: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz. ﴾33﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٤)
﴾34﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾34﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾34﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾34﴿
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ (٣٥)
﴾35﴿
Diyanet: Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. ﴾35﴿
Diyanet Vakfı: Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız. ﴾35﴿
E. Hamdi Yazır: Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız. ﴾35﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٦)
﴾36﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾36﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾36﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz ﴾36﴿
فَإِذَا انْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ (٣٧)
﴾37﴿
Diyanet: Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?) ﴾37﴿
Diyanet Vakfı: Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman, ﴾37﴿
E. Hamdi Yazır: Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman... ﴾37﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٨)
﴾38﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾38﴿
Diyanet Vakfı: Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾38﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾38﴿
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ (٣٩)
﴾39﴿
Diyanet: İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. ﴾39﴿
Diyanet Vakfı: İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz. ﴾39﴿
E. Hamdi Yazır: İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz. ﴾39﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٠)
﴾40﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾40﴿
Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾40﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾40﴿
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ (٤١)
﴾41﴿
Diyanet: Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. ﴾41﴿
Diyanet Vakfı: Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. ﴾41﴿
E. Hamdi Yazır: Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur. ﴾41﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٢)
﴾42﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾42﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾42﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾42﴿
هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ (٤٣)
﴾43﴿
Diyanet: İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. ﴾43﴿
Diyanet Vakfı: İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir. ﴾43﴿
E. Hamdi Yazır: İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir. ﴾43﴿
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ (٤٤)
﴾44﴿
Diyanet: Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler. ﴾44﴿
Diyanet Vakfı: Onlar, cehennemle kaynar su arasında dolaşır dururlar. ﴾44﴿
E. Hamdi Yazır: Onunla kaynar su arasında dolaşırlar. ﴾44﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٥)
﴾45﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾45﴿
Diyanet Vakfı: Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾45﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾45﴿
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ (٤٦)
﴾46﴿
Diyanet: Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır. ﴾46﴿
Diyanet Vakfı: Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır. ﴾46﴿
E. Hamdi Yazır: Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır. ﴾46﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٧)
﴾47﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾47﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾47﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾47﴿
ذَوَاتَا أَفْنَانٍ (٤٨)
﴾48﴿
Diyanet: İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir. ﴾48﴿
Diyanet Vakfı: İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur. ﴾48﴿
E. Hamdi Yazır: İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır. ﴾48﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٩)
﴾49﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾49﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾49﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾49﴿
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ (٥٠)
﴾50﴿
Diyanet: İçlerinde akan iki pınar vardır. ﴾50﴿
Diyanet Vakfı: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. ﴾50﴿
E. Hamdi Yazır: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. ﴾50﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥١)
﴾51﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾51﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾51﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾51﴿
فِيهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ (٥٢)
﴾52﴿
Diyanet: İkisinde de her meyveden çift çift vardır. ﴾52﴿
Diyanet Vakfı: İkisinde de her türlü meyveden çift çift vardır. ﴾52﴿
E. Hamdi Yazır: İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır. ﴾52﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٣)
﴾53﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾53﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾53﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾53﴿
مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ (٥٤)
﴾54﴿
Diyanet: Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. ﴾54﴿
Diyanet Vakfı: Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır. ﴾54﴿
E. Hamdi Yazır: Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır. ﴾54﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٥)
﴾55﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾55﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾55﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾55﴿
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (٥٦)
﴾56﴿
Diyanet: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. ﴾56﴿
Diyanet Vakfı: Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. ﴾56﴿
E. Hamdi Yazır: Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. ﴾56﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٧)
﴾57﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾57﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾57﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾57﴿
كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ (٥٨)
﴾58﴿
Diyanet: Onlar sanki yakut ve mercandır. ﴾58﴿
Diyanet Vakfı: Sanki onlar yakut ve mercandırlar. ﴾58﴿
E. Hamdi Yazır: Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. ﴾58﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٩)
﴾59﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾59﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾59﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾59﴿
هَلْ جَزَاءُ الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ (٦٠)
﴾60﴿
Diyanet: İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir. ﴾60﴿
Diyanet Vakfı: İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir? ﴾60﴿
E. Hamdi Yazır: İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir? ﴾60﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦١)
﴾61﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾61﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾61﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾61﴿
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِ (٦٢)
﴾62﴿
Diyanet: Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿
Diyanet Vakfı: Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿
E. Hamdi Yazır: Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٣)
﴾63﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾63﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾63﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾63﴿
مُدْهَامَّتَانِ (٦٤)
﴾64﴿
Diyanet: O iki cennet koyu yeşil renktedir. ﴾64﴿
Diyanet Vakfı: Bu cennetler koyu yeşildirler. ﴾64﴿
E. Hamdi Yazır: (Bu cennetler) yemyeşildirler. ﴾64﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٥)
﴾65﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾65﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾65﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾65﴿
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ (٦٦)
﴾66﴿
Diyanet: İçlerinde kaynayan iki pınar vardır. ﴾66﴿
Diyanet Vakfı: İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır. ﴾66﴿
E. Hamdi Yazır: İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır. ﴾66﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٧)
﴾67﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾67﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾67﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾67﴿
فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ (٦٨)
﴾68﴿
Diyanet: İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿
Diyanet Vakfı: İkisinde de her türlü meyveler, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿
E. Hamdi Yazır: İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٩)
﴾69﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾69﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾69﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾69﴿
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ (٧٠)
﴾70﴿
Diyanet: Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır. ﴾70﴿
Diyanet Vakfı: İçlerinde huyu güzel yüzü güzel kadınlar vardır. ﴾70﴿
E. Hamdi Yazır: İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. ﴾70﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧١)
﴾71﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾71﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾71﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾71﴿
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ (٧٢)
﴾72﴿
Diyanet: Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir. ﴾72﴿
Diyanet Vakfı: Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır. ﴾72﴿
E. Hamdi Yazır: Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. ﴾72﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٣)
﴾73﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾73﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾73﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾73﴿
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (٧٤)
﴾74﴿
Diyanet: Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. ﴾74﴿
Diyanet Vakfı: Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. ﴾74﴿
E. Hamdi Yazır: Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. ﴾74﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٥)
﴾75﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾75﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾75﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾75﴿
مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ (٧٦)
﴾76﴿
Diyanet: Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler). ﴾76﴿
Diyanet Vakfı: Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar. ﴾76﴿
E. Hamdi Yazır: Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar. ﴾76﴿
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٧)
﴾77﴿
Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾77﴿
Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾77﴿
E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾77﴿
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ (٧٨)
﴾78﴿
Diyanet: Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir. ﴾78﴿
Diyanet Vakfı: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir. ﴾78﴿
E. Hamdi Yazır: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir! ﴾78﴿
İlginizi çekebilir
© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz. Tüm Hakları Saklıdır.