Sizin En Hayırlınız Kur'ân-ı
Öğrenen ve Öğreteninizdir. (Hadis)
Ferdi Korkmaz Youtube KanalıFerdi Korkmaz Instagram ProfiliFerdi Korkmaz Facebook Sayfası
Kur'an-ı Kerim

Geri Dön

Rahman Suresi okunuşu ve anlamı (Rahmân Sûresî)

الرَّحْمَنُ (١)

﴾1﴿

Diyanet: Rahmân, Kur'an'ı öğretti. ﴾1﴿

Diyanet Vakfı: Çok merhametli(Allah) ﴾1﴿

E. Hamdi Yazır: Rahmân (çok merhametli olan Allah) ﴾1﴿

عَلَّمَ الْقُرْآنَ (٢)

﴾2﴿

Diyanet: Rahmân, Kur'an'ı öğretti. ﴾2﴿

Diyanet Vakfı: Kur'an'ı öğretti. ﴾2﴿

E. Hamdi Yazır: Kurân'ı öğretti. ﴾2﴿

خَلَقَ الْإِنْسَانَ (٣)

﴾3﴿

Diyanet: İnsanı yarattı. ﴾3﴿

Diyanet Vakfı: İnsanı yarattı. ﴾3﴿

E. Hamdi Yazır: İnsanı yarattı. ﴾3﴿

عَلَّمَهُ الْبَيَانَ (٤)

﴾4﴿

Diyanet: Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. ﴾4﴿

Diyanet Vakfı: Ona açıklamayı öğretti. ﴾4﴿

E. Hamdi Yazır: Ona beyanı öğretti. ﴾4﴿

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ (٥)

﴾5﴿

Diyanet: Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. ﴾5﴿

Diyanet Vakfı: Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir. ﴾5﴿

E. Hamdi Yazır: Güneş de ay da bir hesab iledir. ﴾5﴿

وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ (٦)

﴾6﴿

Diyanet: Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler. ﴾6﴿

Diyanet Vakfı: Bitkiler ve ağaçlar secde ederler. ﴾6﴿

E. Hamdi Yazır: Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler. ﴾6﴿

وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ (٧)

﴾7﴿

Diyanet: Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. ﴾7﴿

Diyanet Vakfı: Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. ﴾7﴿

E. Hamdi Yazır: Göğü yükseltti ve mizanı koydu. ﴾7﴿

أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ (٨)

﴾8﴿

Diyanet: Ölçüde haddi aşmayın. ﴾8﴿

Diyanet Vakfı: Sakın dengeyi bozmayın. ﴾8﴿

E. Hamdi Yazır: Sakın tartıda taşkınlık etmeyin. ﴾8﴿

وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ (٩)

﴾9﴿

Diyanet: Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. ﴾9﴿

Diyanet Vakfı: Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın. ﴾9﴿

E. Hamdi Yazır: Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın. ﴾9﴿

وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ (١٠)

﴾10﴿

Diyanet: Allah, yeri yaratıklar için var etti. ﴾10﴿

Diyanet Vakfı: Allah, yeri canlılar için yaratmıştır. ﴾10﴿

E. Hamdi Yazır: (Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu. ﴾10﴿

فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ (١١)

﴾11﴿

Diyanet: Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿

Diyanet Vakfı: Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿

E. Hamdi Yazır: Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿

وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ (١٢)

﴾12﴿

Diyanet: Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿

Diyanet Vakfı: Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿

E. Hamdi Yazır: Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٣)

﴾13﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾13﴿

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾13﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾13﴿

خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ (١٤)

﴾14﴿

Diyanet: Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿

Diyanet Vakfı: Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿

E. Hamdi Yazır: Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿

وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ (١٥)

﴾15﴿

Diyanet: "Cin"i de yalın bir ateşten yarattı. ﴾15﴿

Diyanet Vakfı: Cinleri öz ateşten yarattı. ﴾15﴿

E. Hamdi Yazır: Cinleri de hâlis ateşten yarattı. ﴾15﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٦)

﴾16﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾16﴿

Diyanet Vakfı: O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾16﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾16﴿

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ (١٧)

﴾17﴿

Diyanet: O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿

Diyanet Vakfı: (O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿

E. Hamdi Yazır: (O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٨)

﴾18﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾18﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾18﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾18﴿

مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ (١٩)

﴾19﴿

Diyanet: (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. ﴾19﴿

Diyanet Vakfı: İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. ﴾19﴿

E. Hamdi Yazır: (Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar. ﴾19﴿

بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِ (٢٠)

﴾20﴿

Diyanet: (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. ﴾20﴿

Diyanet Vakfı: Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar. ﴾20﴿

E. Hamdi Yazır: Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar. ﴾20﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢١)

﴾21﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾21﴿

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾21﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾21﴿

يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ (٢٢)

﴾22﴿

Diyanet: O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿

Diyanet Vakfı: İkisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿

E. Hamdi Yazır: İkisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٣)

﴾23﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾23﴿

Diyanet Vakfı: Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾23﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾23﴿

وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ (٢٤)

﴾24﴿

Diyanet: Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur. ﴾24﴿

Diyanet Vakfı: Denizde yüce dağlar gibi yükselen gemiler de O'nundur. ﴾24﴿

E. Hamdi Yazır: Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur. ﴾24﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٥)

﴾25﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾25﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾25﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾25﴿

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ (٢٦)

﴾26﴿

Diyanet: Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. ﴾26﴿

Diyanet Vakfı: Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak. ﴾26﴿

E. Hamdi Yazır: Yer üzerinde bulunan her şey fânidir. ﴾26﴿

وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ (٢٧)

﴾27﴿

Diyanet: Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır. ﴾27﴿

Diyanet Vakfı: Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak. ﴾27﴿

E. Hamdi Yazır: Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) baki kalacaktır. ﴾27﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٨)

﴾28﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾28﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾28﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾28﴿

يَسْأَلُهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ (٢٩)

﴾29﴿

Diyanet: Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır. ﴾29﴿

Diyanet Vakfı: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir. ﴾29﴿

E. Hamdi Yazır: Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir. ﴾29﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٠)

﴾30﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾30﴿

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾30﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾30﴿

سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ (٣١)

﴾31﴿

Diyanet: Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! ﴾31﴿

Diyanet Vakfı: Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız. ﴾31﴿

E. Hamdi Yazır: Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız. ﴾31﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٢)

﴾32﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾32﴿

Diyanet Vakfı: Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾32﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾32﴿

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَنْفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانْفُذُوا لَا تَنْفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ (٣٣)

﴾33﴿

Diyanet: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. ﴾33﴿

Diyanet Vakfı: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz. ﴾33﴿

E. Hamdi Yazır: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz. ﴾33﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٤)

﴾34﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾34﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾34﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾34﴿

يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ (٣٥)

﴾35﴿

Diyanet: Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. ﴾35﴿

Diyanet Vakfı: Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız. ﴾35﴿

E. Hamdi Yazır: Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız. ﴾35﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٦)

﴾36﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾36﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾36﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz ﴾36﴿

فَإِذَا انْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ (٣٧)

﴾37﴿

Diyanet: Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?) ﴾37﴿

Diyanet Vakfı: Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman, ﴾37﴿

E. Hamdi Yazır: Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman... ﴾37﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٨)

﴾38﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾38﴿

Diyanet Vakfı: Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾38﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾38﴿

فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ (٣٩)

﴾39﴿

Diyanet: İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. ﴾39﴿

Diyanet Vakfı: İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz. ﴾39﴿

E. Hamdi Yazır: İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz. ﴾39﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٠)

﴾40﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾40﴿

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾40﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾40﴿

يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ (٤١)

﴾41﴿

Diyanet: Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. ﴾41﴿

Diyanet Vakfı: Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. ﴾41﴿

E. Hamdi Yazır: Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur. ﴾41﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٢)

﴾42﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾42﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾42﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾42﴿

هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ (٤٣)

﴾43﴿

Diyanet: İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. ﴾43﴿

Diyanet Vakfı: İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir. ﴾43﴿

E. Hamdi Yazır: İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir. ﴾43﴿

يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ (٤٤)

﴾44﴿

Diyanet: Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler. ﴾44﴿

Diyanet Vakfı: Onlar, cehennemle kaynar su arasında dolaşır dururlar. ﴾44﴿

E. Hamdi Yazır: Onunla kaynar su arasında dolaşırlar. ﴾44﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٥)

﴾45﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾45﴿

Diyanet Vakfı: Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾45﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾45﴿

وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ (٤٦)

﴾46﴿

Diyanet: Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır. ﴾46﴿

Diyanet Vakfı: Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır. ﴾46﴿

E. Hamdi Yazır: Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır. ﴾46﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٧)

﴾47﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾47﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? ﴾47﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾47﴿

ذَوَاتَا أَفْنَانٍ (٤٨)

﴾48﴿

Diyanet: İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir. ﴾48﴿

Diyanet Vakfı: İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur. ﴾48﴿

E. Hamdi Yazır: İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır. ﴾48﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٩)

﴾49﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾49﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾49﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾49﴿

فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ (٥٠)

﴾50﴿

Diyanet: İçlerinde akan iki pınar vardır. ﴾50﴿

Diyanet Vakfı: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. ﴾50﴿

E. Hamdi Yazır: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. ﴾50﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥١)

﴾51﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾51﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾51﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾51﴿

فِيهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ (٥٢)

﴾52﴿

Diyanet: İkisinde de her meyveden çift çift vardır. ﴾52﴿

Diyanet Vakfı: İkisinde de her türlü meyveden çift çift vardır. ﴾52﴿

E. Hamdi Yazır: İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır. ﴾52﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٣)

﴾53﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾53﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾53﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾53﴿

مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ (٥٤)

﴾54﴿

Diyanet: Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. ﴾54﴿

Diyanet Vakfı: Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır. ﴾54﴿

E. Hamdi Yazır: Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır. ﴾54﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٥)

﴾55﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾55﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾55﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾55﴿

فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (٥٦)

﴾56﴿

Diyanet: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. ﴾56﴿

Diyanet Vakfı: Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. ﴾56﴿

E. Hamdi Yazır: Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. ﴾56﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٧)

﴾57﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾57﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾57﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾57﴿

كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ (٥٨)

﴾58﴿

Diyanet: Onlar sanki yakut ve mercandır. ﴾58﴿

Diyanet Vakfı: Sanki onlar yakut ve mercandırlar. ﴾58﴿

E. Hamdi Yazır: Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. ﴾58﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٩)

﴾59﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾59﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾59﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾59﴿

هَلْ جَزَاءُ الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ (٦٠)

﴾60﴿

Diyanet: İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir. ﴾60﴿

Diyanet Vakfı: İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir? ﴾60﴿

E. Hamdi Yazır: İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir? ﴾60﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦١)

﴾61﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾61﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾61﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾61﴿

وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِ (٦٢)

﴾62﴿

Diyanet: Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿

Diyanet Vakfı: Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿

E. Hamdi Yazır: Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٣)

﴾63﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾63﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾63﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾63﴿

مُدْهَامَّتَانِ (٦٤)

﴾64﴿

Diyanet: O iki cennet koyu yeşil renktedir. ﴾64﴿

Diyanet Vakfı: Bu cennetler koyu yeşildirler. ﴾64﴿

E. Hamdi Yazır: (Bu cennetler) yemyeşildirler. ﴾64﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٥)

﴾65﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾65﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾65﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾65﴿

فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ (٦٦)

﴾66﴿

Diyanet: İçlerinde kaynayan iki pınar vardır. ﴾66﴿

Diyanet Vakfı: İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır. ﴾66﴿

E. Hamdi Yazır: İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır. ﴾66﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٧)

﴾67﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾67﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾67﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾67﴿

فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ (٦٨)

﴾68﴿

Diyanet: İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿

Diyanet Vakfı: İkisinde de her türlü meyveler, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿

E. Hamdi Yazır: İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٩)

﴾69﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾69﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾69﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾69﴿

فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ (٧٠)

﴾70﴿

Diyanet: Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır. ﴾70﴿

Diyanet Vakfı: İçlerinde huyu güzel yüzü güzel kadınlar vardır. ﴾70﴿

E. Hamdi Yazır: İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. ﴾70﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧١)

﴾71﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾71﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾71﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾71﴿

حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ (٧٢)

﴾72﴿

Diyanet: Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir. ﴾72﴿

Diyanet Vakfı: Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır. ﴾72﴿

E. Hamdi Yazır: Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. ﴾72﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٣)

﴾73﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾73﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾73﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾73﴿

لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (٧٤)

﴾74﴿

Diyanet: Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. ﴾74﴿

Diyanet Vakfı: Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. ﴾74﴿

E. Hamdi Yazır: Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. ﴾74﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٥)

﴾75﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾75﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾75﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾75﴿

مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ (٧٦)

﴾76﴿

Diyanet: Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler). ﴾76﴿

Diyanet Vakfı: Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar. ﴾76﴿

E. Hamdi Yazır: Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar. ﴾76﴿

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٧)

﴾77﴿

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾77﴿

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? ﴾77﴿

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾77﴿

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ (٧٨)

﴾78﴿

Diyanet: Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir. ﴾78﴿

Diyanet Vakfı: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir. ﴾78﴿

E. Hamdi Yazır: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir! ﴾78﴿

İlginizi çekebilir


© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz. Tüm Hakları Saklıdır.