Bu sayfadan Yasin Suresi’ni Türkçe Latin harf yazılışı veya orjinal Arapça hattıyla okuyabilirsiniz.
Peygamberimizin "Yâsin, Kur’ân’ın kalbidir. Allah’ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz." buyurduğu bu hadiste Onu ölülerinize okuyunuz cümlesi nedeniyle genel olarak günümüzde Yasin Suresi çoğunlukla ölülerimize okunmaktadır. Cenazenin 1., 7., 52. günü gibi günlerde düzenlenen Mevlitlerde çoğunlukla Yasin Suresi okunmaktadır.
Tanımı: Yasin Suresi, 83 âyettir. Mekke döneminde inmiştir. Adını ilk âyetteki "Yâ" ve "Sîn" harflerinden almıştır. Yasin suresi Kur’an-ı Kerim’in en büyük suresi ve Kur’an’ın kalbi olarak kabul edilir. Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple 12. âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur. Peygamberimiz tarafından bu sureye daha fazla önem verdiği konusunda gelen hadisler nedeniyle Müslümanlar Yasin Suresi’ne daha fazla önem vermişlerdir.
Yasin Suresi’nde başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler ve halkının onları yalanlaması, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza günü konu edilmektedir.
Peygamberimizin "Yâsin, Kur’ân’ın kalbidir. Allah’ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz." buyurduğu bu hadiste Onu ölülerinize okuyunuz cümlesi nedeniyle genel olarak günümüzde Yasin Suresi çoğunlukla ölülerimize okunmaktadır. Ölülerimize 1., 7., 52. günü gibi günlerde düzenlenen Mevlitlerde çoğunlukla Yasin Suresi okunmaktadır.
Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan "Yâ-Sîn" harflerinden almıştır. 22. ve 23. cüzlerde yer almaktadır. Kelime sayısı 733 ve harf sayısı 3068’dir. Yasin Suresi, çok sayıda ismi olan surelerden birisidir.
Mekke döneminde inmiştir. Cin Suresi’nden sonra inmiştir. Kur’an-ı Kerim de (Mushaf da) 36. sırada, iniş tarihine göre ise 41. sırada yer almaktadır. Sûrede başlıca ahlâkî sorumluluklar, Antakya halkına gönderilen peygamberler ve halkının onları yalanlaması, Allah’ın bir olduğu ve kudretinin delili olan örnekler, insanların öldükten sonra kıyamet günü diriltildiklerinde nasıl karşılanacakları, hesap ve ceza konu edilmektedir.
Yasin 13. ile 32. ayetlerde, Allah’a davet için bir şehre giren üç peygamberin öyküsü anlatılmaktadır. O şehrin halkı, bu üç elçinin davetini kabul etmemişlerdir. Bazı rivayetlere göre bu elçiler Allah tarafından gönderilen elçiler yine bazı rivayetlere göre Hz. İsa (a.s) tarafından gönderilen elçilerdi.
Habib-i Neccar (Mümini Al-i Yasin) olduğu düşünülen bir kişi, halkı bu elçilere iman getirmeye davet etti. Halkı onu yalanladı ve öldürdü. Bu sebeple o halkın üzerine azap hak oldu.
Hadis ve tefsir kaynakları Habib-i Neccar’ın imanından övgüyle bahsetmişlerdir. Habib-i Neccar’ın mezarı Türkiye’nin Antakya şehrinde bulunmaktadır.
Yâsîn Suresi 1. ayet: Yâsîn.
Yâsîn Suresi 2. ayet: Ey Muhammed! Hikmetli Kur’ân’a andolsun ki,
Yâsîn Suresi 3. ayet: Sen risâlet görevi
Yâsîn Suresi 4. ayet: Dosdoğru bir yol üzerindesin.
Yâsîn Suresi 5. ayet: Çok güçlü ve çok merhametli olan Allah’ın indirdiği,
Yâsîn Suresi 6. ayet: Babaları korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi (Kur’ân) ile korkutasın.
Yâsîn Suresi 7. ayet: Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.
Yâsîn Suresi 8. ayet: Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
Yâsîn Suresi 9. ayet: Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.
Yâsîn Suresi 10. ayet: Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
Yâsîn Suresi 11. ayet: Sen ancak Kur’ân’a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah’tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
Yâsîn Suresi 12. ayet: Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir "imam-ı mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.
Yâsîn Suresi 13. ayet: Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.
Yâsîn Suresi 14. ayet: Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz." dediler.
Yâsîn Suresi 15. ayet: Onlar da: "Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.
Yâsîn Suresi 16. ayet: Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz."
Yâsîn Suresi 17. ayet: "Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir."
Yâsîn Suresi 18. ayet: Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur."
Yâsîn Suresi 19. ayet: Peygamberler de şöyle cevap verdiler: "Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz."
Yâsîn Suresi 20. ayet: O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"
Yâsîn Suresi 21. ayet: "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir."
Yâsîn Suresi 22. ayet: "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O’na götürüleceksiniz."
Yâsîn Suresi 23. ayet: "Hiç ben O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."
Yâsîn Suresi 24. ayet: "Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum."
Yâsîn Suresi 25. ayet: "Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni."
Yâsîn Suresi 26. ayet: (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!"
Yâsîn Suresi 27. ayet: "Rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını."
Yâsîn Suresi 28. ayet: Biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
Yâsîn Suresi 29. ayet: Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.
Yâsîn Suresi 30. ayet: Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
Yâsîn Suresi 31. ayet: Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.
Yâsîn Suresi 32. ayet: Onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir.
Yâsîn Suresi 33. ayet: Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
Yâsîn Suresi 34. ayet: Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.
Yâsîn Suresi 35. ayet: (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?
Yâsîn Suresi 36. ayet: Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah’ın şanı ne yücedir.
Yâsîn Suresi 37. ayet: Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çıkarırız, bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar.
Yâsîn Suresi 38. ayet: Güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.
Yâsîn Suresi 39. ayet: Ay’a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür.
Yâsîn Suresi 40. ayet: Ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.
Yâsîn Suresi 41. ayet: Onlar için bir delil de bizim, onların neslini dolu bir gemide taşımamızdır.
Yâsîn Suresi 42. ayet: Yine kendileri için onun gibi binecek şeyler yaratmamızdır.
Yâsîn Suresi 43. ayet: Eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır.
Yâsîn Suresi 44. ayet: Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
Yâsîn Suresi 45. ayet: Durum böyle iken onlara: "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korkun ki size rahmet edilsin" denildiği zaman,
Yâsîn Suresi 46. ayet: Ve kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldiği zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.
Yâsîn Suresi 47. ayet: Onlara: "Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın" dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: "Allah’ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?" dediler.
Yâsîn Suresi 48. ayet: Yine onlar: "Eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?" diyorlar.
Yâsîn Suresi 49. ayet: Onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.
Yâsîn Suresi 50. ayet: O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.
Yâsîn Suresi 51. ayet: Sûr’a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
Yâsîn Suresi 52. ayet: Onlar: "Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân’ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler" derler.
Yâsîn Suresi 53. ayet: Başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
Yâsîn Suresi 54. ayet: Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
Yâsîn Suresi 55. ayet: Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.
Yâsîn Suresi 56. ayet: Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
Yâsîn Suresi 57. ayet: Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
Yâsîn Suresi 58. ayet: (Onlara) Rahîm olan Rab’den "selâm" sözü vardır.
Yâsîn Suresi 59. ayet: Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.
Yâsîn Suresi 60. ayet: "Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır"
Yâsîn Suresi 61. ayet: Ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)
Yâsîn Suresi 62. ayet: Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
Yâsîn Suresi 63. ayet: İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
Yâsîn Suresi 64. ayet: Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.
Yâsîn Suresi 65. ayet: Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.
Yâsîn Suresi 66. ayet: Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?
Yâsîn Suresi 67. ayet: Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
Yâsîn Suresi 68. ayet: Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akıllanmayacaklar mı?
Yâsîn Suresi 69. ayet: Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da... O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân’dır.
Yâsîn Suresi 70. ayet: (Bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
Yâsîn Suresi 71. ayet:Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
Yâsîn Suresi 72. ayet: Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
Yâsîn Suresi 73. ayet: Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
Yâsîn Suresi 74. ayet: Onlar, Allah’tan başka birtakım ilâhlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.
Yâsîn Suresi 75. ayet: Onların, onlara yardıma güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazı askerlerdir.
Yâsîn Suresi 76. ayet: O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.
Yâsîn Suresi 77. ayet: İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?
Yâsîn Suresi 78. ayet: Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi.
Yâsîn Suresi 79. ayet: De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."
Yâsîn Suresi 80. ayet: Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.
Yâsîn Suresi 81. ayet: Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.
Yâsîn Suresi 82. ayet: O’nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
Yâsîn Suresi 83. ayet: O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan Allah’ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O’na döndürüleceksiniz.
İlginizi çekebilir
© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz. Tüm Hakları Saklıdır.