Vakıa Suresi genel olarak kıyamet ve sonrasından bahsetmektedir. İnsanlar kıyamet gününde İman amelde öne geçenler, cennet ehli olanlar ve cehennem ehli olanlar olmak üzere üç gruba ayrılacaklar.
Vakıa Suresi ile ilgili Peygamberimizden bir çok rivayet vardır. Peygamberimiz "Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayı adet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez" buyurmuşlardır. Bu süre zenginlik süresi olarak da bilinmektedir.
Vakıa Suresi devamını görüntüleyemiyorsanız buraya tıklayın.
Vakıa Suresi Arapça tamamı için tıklayın.
Vakıa suresi ilk ayetlerde kesin gerçekleşecek olan kıyametin kopmasından ve onun kopuşunu yalanlayacak kimsenin olamayacağından bahseder. Kıyamet koptuğu zaman dağlar parça parça dağılıp toz gibi olduğunda insanlar üç gruba ayrılacaklar.
Birinci grup "İman ve amelde öne geçenler"
Onlar Allah’a yaklaştırılmış kimselerdir ve Ahirette de öne geçenlerdir, onlar naim cennetlerindedirler. Onların çoğu öncekilerden azı da sonrakilerdendir. Onlar tahtlar üzerindedirler ve içmekle başlarının dönmeyeceği (sarhoş olmayacakları) cennet pınarlarından doldurulmuş kadehleri içecekler, meyve ve istedikleri kuş etlerini bulacaklardır. Bütün bunlar işledikleri amellere karşılık olarak verilecektir. Onlar orada sadece selam selam sözünü işiteceklerdir.
İkinci grup "ahiret mutluluğuna erenler"
Onlar ne mutlu kimselerdir ki meyveleri sıra sıra dizili muz ağaçları altında, sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında ve yüksek döşekler üzerinde olacaklardır. Bunların bir çoğu öncekilerden bir çoğu da sonrakilerden olacaktır.
Üçüncü grup "kötülüğe batanlar"
Onlar ne mutsuz kimselerdir. iliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, zifiri bir gölge içinde kalacaklardır. Onlar Allah’ı inkar edip dünyada sefahate dalmış azgın kimselerdir. Onlar haktan sapan yalancılar yeniden dirilmeyi inkar edenler yeniden dirilmeye inanmayanlardır.
Vakıa suresinin ilk ayetlerinde Yüce Allah bunları bize söylüyor ve uyarıyor.
Sonraki ayetlerde ektiğiniz tohumları biz bitirmeseydik o çöp olsaydı şaşkınlık içinde kalır biz çok ziyandayız diye yakınırdınız. İçtiğimiz su, yaktığımız ateş onlar olmasaydı.
Vakıa ayet 74 "O hâlde, O yüce Rabb’inin adını tesbih et"
Vakıa 75 - 80. ayetlerde Allah yıldızların yerlerine yemin ederek O Kur’an’ın çok değerli olduğunu, korunmuş olduğunu, ona yalnızca tertemiz olanların dokunabileceği ve Alemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirildiğini belirtmektedir.
Yüce Allah yine Vakıa 88 - 95. ayetlerde insanların ahirette ayrılacakları grublardan bahsederek, ölen kişi Allah’a yakın kılınanlardan ise rahatlık, güzel rızık ve naim cenneti verilecektir. Ahiret mutluluğuna eren diğer grup için ise "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden" denilecek ve haktan sapanlara ise kaynar sudan bir ziyafet ve cehenneme atılma vardır. Şüphesiz bu kesin bir gerçektir.
Vakıa 96 son ayet "Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et"
Sizlere kısaca Vakıa suresinde yüce Allah’ın bizlere bildirdiği gerçekleri açıklamaya çalıştım. Hatalarım için Allah’tan af diler, doğru olanı bizlere göstermesini, yanlıştan bir an önce dönebilmeyi bizlere nasip etmesini isterim.
1-2. Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.
3-4-5-6-7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.
8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!
9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!
10-11. (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.
12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler.
13-14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.
15-16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
17-18-19-20-21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
22-23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
24. (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)
25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.
26. Sadece "selâm!", "selâm!" sözünü işitirler.
27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!
28-29-30-31-32-33-34. (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
35. Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.
36-37-38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.
39-40. Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.
41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!
42-43-44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.
45. Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.
46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.
47. Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?"
48. "Evvelki atalarımız da mı?"
49-50. De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır."
51-52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.
55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.
57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
58. Attığınız o meniye ne dersiniz?!
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?
60-61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.
62. Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya!
63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:
66. "Muhakkak biz çok ziyandayız!"
67. "Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!"
68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?!
69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!.
71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!
72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.
74. O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).
75-76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-
77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
78. Korunmuş bir kitaptadır.
79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.
81-82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
86-87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
88-89. Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90-91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir.
92-93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
94. Bir de cehenneme atılma vardır.
95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.
Kur’an’ın asıl inme sebebi Peygamber aracılığı ile bize doğru yolu göstermek ve ahiret hayatında kazananlardan olmamızı sağlamaktır. Mealini de okumak onu anlamak için gereklidir bunu unutmayalım. Arapçasını okuyamayanlar için arapça latin harf olarak koymayı uygun bulduk. Bu değildir ki Türkçe harflerle okumak gerçek anlamda Kur’an okumaya eşdeğerdir, sadece kolaylık olması açısından konulmuştur. Bunlarda zor gelirse böyle bir şey pek mümkün değildir sanırım, en azından mealini okuyarak anlamaya çalışmakta bir sevaba eşdeğerdir.
Vakıa Suresi ile ilgili Peygamberimizden bir çok rivayet vardır:
İbnu Mes’üd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle söyledi: "Kim her gece Vakıa suresini okursa ona fakirlik gelmez.
“Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayı adet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez.”
Ebu Said el-Hudri (radıyallahu anh), Resûlullah (s.a.v.)’ın şunu söylediğini nakleder:, "Vakıa 34. ayet mealindeki "Yüksek döşeklerdedirler" hakkında, "Bunların yüksekliği sema ile arz arasındaki mesafe kadardır. İkisi arasındaki uzaklık ise beş yüz yıllık yürüme mesafesidir."
Hz. Ali (radıyallahu anh), Vakıa 82. ayet mealen "Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?" ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Siz Cenab-ı Hakk’ın size verdiği şükür makamında, "falanca yıldızın batışı veya falanca yıldızın doğuşu sayesinde yağmura kavuştuk" diyorsunuz."
“Vâkia sûresi zenginlik sûresidir. Onu okuyunuz ve kadınlarınıza ve çocuklarınıza öğretiniz.”
Abdullah b. Mesûd’u, ölüm hastalığında ziyâret eden Hz. Osman (r.a): "Sana bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?" dedi. Abdullah, buna ihtiyacı olmadığını söyledi. Hz. Osman; "Senden sonra kızlarına kalır" dedi. O zaman Abdullah ona şu cevabı verdi: "Sen kızlarımdan korkma. Ben onlara Vâkia sûresini okumalarını emrettim." Ben, Peygamber (s.a.s)’in şöyle dediğini işitmiştim:
"Her kim her gece Vâkia sûresini okursa, ona fakirlik dokunmaz"
Bu sayfa için en çok aranan kelimeler: Vakıa, Vakia Suresi, vakıa suresi fazileti, vakia süresi, vakia suresi vakıa
Ayetel Kürsi Okunuşu ve Anlamı ve Arapça, Türkçe ve meal şeklinde hazırladığımız Ayetel Kürsi Felak Nas videolarımızı Youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz.
İlginizi çekebilir
© 2008 - 2024 Ferdi Korkmaz (eski adıyla kuransitesi.com) kişisel blog sitesidir. Tüm Hakları Saklıdır.